Markanız kalbinizde mi?

Merhaba, Yeni bir dergide yazmaya başlamak heyecan veriyor. Bu köşede, hem markaları hem de iletişim dünyasından gelişmeleri paylaşacağız. Sizlerin katılımları da köşemizi interaktif kılacak, yorumlarınızı mail adresime bekliyorum. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği - TOBB’un geçtiğimiz ay yapılan Dünya Genç Girişimciler Kurultayı’na katıldım. Dünya üzerinde çeşitli ülkelerde sesimizi duyuran 2000 “genç girişimci”yi bir arada görmek, bana gurur verdi. Genç girişimciler, farklı dünya ülkelerinde farklı markalar yaratmışlar. Hizmet verdikleri ülkede ciddi yatırımlar yapmışlar, istihdam yaratmışlar, katma değer sağlamışlar. Aynı toplantıda, Coca Cola CEO’su Muhtar Kent’i dinlerken, dünya markasının, hatta dünyanın en değerli markasının başındaki bir Türk’ün marka değerlendirmeleri ve genç girişimcilere önerileri dikkat çekti. Muhtar Kent, herkesin temsil ettiği bir markası bulunduğunu söyledi. “Biz itibarımızı, kuruluşumuzun geleceğini sağlamak zorundayız. Hepimiz rekabet içindeyiz. İşyerimiz düzenli olmalı, çalışanlarımızın haklarını sürdürmeliyiz“ dedi. Kent ayrıca şunları da söyledi: “Dünya içinde kriz nedeniyle kuruluşların ciddi bir itibar kaybı var. Bunu ise atlatmanın bir yolu da, bu kriz döneminde markamıza yatırım yaparak geleceğe hazırlamaktır”. Dünya markasının yöneticisi Muhtar Kent, markaya yatırımdan bahsediyor, markanın itibara etkisini anlatıyor, genç girişimciler dinliyor… Girişimciler bilmeliler ki, kuruluşlarının devamlılığı, markalaşma sürecinden, markalarına sürekli yatırımdan ve itibara dönük uzun süreli iletişimden geçiyor. Her yönetici, hem kendi kariyeri hem de kuruluşunun geleceği için iletişime inanmalı, iletişim faaliyetlerinin iş süreçlerine katkısına inanmalı ve yatırım yapmalı, sonrasında uygulamaların içinde olmalı, benimsemeli ve uygulanmasını sağlamalıdır. Dünyanın önemli pazarlama profesörlerinden Jagdish Sheth TURQUALITY® Vizyon Seminerleri kapsamında "Global Arenada Rekabetçi Büyüme Fırsatları" konulu bir konuşma yaptı. Jagdish Sheth, kısaca “marka seyahat eder” dedi. Ne güzel değil mi? Markalaşmanın yerel, ulusal ve global olmasını kısaca belirtiyor. Jagdish ayrıca, ülkelerin kendi markalarını üreteceklerini, aynı zamanda büyük markaların da geleceklerini ve aynı Pazar içinde müşteri ile buluşacaklarını da söyledi. Müşteri her açıdan çok önem taşıyor ve kuruluş yöneticileri müşteriyi memnun edebilmenin yolunu arıyor ve mevcut yolları sürekli yeniliyor. Pazarlamanın 4 P’lerine inanırken, Philip Kotler tarafından ortaya atılan 4 C kavramları değişimin bir göstergesi. -4 P’lerden Ürün (product) -4 C’lere Müşteri Değeri (Customer Value )

Altın Pusula’lar sahiplerinin elinde !

Altın Pusula Halkla İlişkiler yarışmamız sonuçlandı ve ödüller sahiplerine kavuştu. Bütün kazananları içtenlikle kutluyorum, iletişim sektörüne katkılarının devamını diliyorum. İletişim projelerinin hazırlanmasına destek veren yöneticilerimizi ayrıca kutluyorum. Yöneticilerin inancı ve desteği olmadan hiçbir iletişim projesinin gerçekleştirilemeyeceğini biliyorum. Ancak yöneticiler inandıkları, destekledikleri, uygulanmasını sağladıkları, takip ettikleri, arkalarında durdukları ve kaynak yarattıkları projeler, kuruluşlara yarar sağlıyor ve ses getiriyor. Bu nedenle de bu imkanı sağlayan yöneticilere çok teşekkür ediyorum. Diğer yandan, iletişim yöneticilerine teşekkür borçluyum, yöneticilerini ikna ettikleri ve böyle güzel projeleri toplumumuza sundukları için. Ve de tabii bu projelerle altın pusulaya katıldıkları için. Proje dosyalarının büyük bir çoğunluğu özenle hazırlanmıştı. Törende kazanamayanlar neden kazanamadıklarını sorguladılar, ancak, “biz neden kazanamadık, gidelim ve görelim” düşüncesiyle katılan üst düzey yöneticiler de oldu, bunun için de katılımda hoş bir iş dünyası, iletişim dünyası ve camiası yer alıyordu. Tabii tören yerimiz, Sakıp Sabancı Müzesi The Seed salonu, iyi bir seçimdi, manzarası, yeri katılımı yoğunlaştırdı, bir ara salonda yer bulabilmek sıkıntısı ve ilave sandalyelerle yerleşim telaşı yaşadık. Her şey bir yana, kimlerin katıldığını ve kimlerin kazandığını sitelerimizden öğrenebilirsiniz. TÜHİD şimdi yeni altın pusula konseptini ve yeniliklerini düşünmeye başladı. Yine bir farklılıkla sizlerin karşısına çıkacağız. Bizi izleyin ve görüşlerinizle çalışmalarımızı zenginleştirin. Hepinizin güzel bir yaz geçirmenizi diliyorum. Sevgi ve Saygılarımla, Fügen Toksü

8.Altın Pusula jüri toplantısı sonrasında…

8.Altın Pusula yarışmasına başvuran 130 projeyi, 10 Haziran günü, Seçici Kurul Üyeleri ile birlikte değerlendirdik. Genç İletişimciler kategorisine başvuran iletişim öğrencilerinin 18 projesi dışında, hepsi kamu ve özel kuruluşlar tarafından özenle hazırlanan projelerdi. Kurumsal Sosyal Sorumluluk kategorilerine yine oldukça fazla proje başvurusu yapılmıştı. Projelerin geneline bakıldığında, şöyle bir değerlendirme yapabilmek mümkün. Bankalar, iletişim projelerine fazlasıyla yatırım yapmışlardı ve ilk defa bu kadar banka yarışmaya katılmıştı. Hatta bazı bankalar 4 ayrı proje hazırlamışlardı. Diğer yandan online ortamda yürütülen iletişim projeleri de artık iş dünyasında yerini almaya başladığından, proje olarak yarışmaya da katılmışlardı. Bu gelişmeler çok sevindirici. İletişim projelerinin artması fazlasıyla sevindirici. Yöneticilerin kaynak yaratmaları çok sevindirici. 8. Altın Pusula’yı kimler mi kucaklayacak? Bu sorunun cevabı 15 Haziran’da Sakıp Sabancı Müzesi’nde bulunacak. Sevgi ve Saygılarımla, Fügen Toksü

Altın Pusula son haftaya girdi...

Ödül törenimiz 15 Haziran pazartesi günü TÜHİD'in Altın Pusulası, sekizinci yarışmasıyla yine birçok iletişim projesini ödüllendirecek. Altın Pusula ödül törenimiz 15 Haziran Pazartesi günü Sakıp Sabancı Müzesi'nde yapılacak. Lütfen bizimle birlikte olun ve heyecanımızı paylaşın. Bu yıl, tam 130 proje Altın Pusula'da yarıştı. Biz yine jüri üyelerimizi çok yorduk. Ama sonuçların heyecanını, kuruluş yöneticileri, iletişimciler, medya ve davetlilerimizle paylaşalım, bizim heyecanımıza ortak olmanızı diliyoruz. 8.Altın Pusula ödül törenimize 15 Haziran günü bekliyoruz. Fügen Toksü Yönetim Kurulu Başkanı

TÜHİD yine çok hareketli...

TÜİHD Konferansları’nın ikincisini gerçekleştirdik. Konuşmacımız, toplumsal sorumluluk alanında dünya çapında çok sayıda projeyi hayata geçiren ve Birleşmiş Milletler Eski Genel Sekreteri Kofi Annan’ın Baş Danışmanı olan Prof. Dr. Klaus Leisinger oldu. Liesinger, iletişim sektöründen çok sayıda temsilci, akademisyen ve basın mensuplarıyla birlikte oldu. Leisinger, ekonomik kriz dönemlerinde kurumsal sosyal sorumluluğun önem kazandığına ve şirketlerin toplumsal sorumluluğa daha çok yatırım yaparak sürdürülebilir kalkınmaya daha fazla önem vermeleri gerektiğini belirtti. Bu konuda da iletişimcilere büyük görevler düştüğünü de vurguladı. Diğer yandan şunları da söyledi : "Kurumlar herhangi bir konuda kriz olasılıklarını en aza indirmeli, yasal, finansal ve itibara dayalı riskleri olabildiğince ortadan kaldırmalı, çalışanlarını memnun etmeli, daha iyi çalışanlar, daha önemli müşteriler ve doğru yatırımcılar için kurumun çekiciliğini artırmalı, topluma faydalı ve özerk bir yapıya sahip olmalıdır". İletişim yöneticilerini işhayatından çok kapsamlı çalışmalar bekliyor ve bu çalışmalara yetişmeye çalışıyorlar. Konferansımızda yaşanan bir başka heyecan ise, TÜHİD'in kurucularından ve Türkiye'de iletişim sektörünün ilklerinden Ahmet Ramazanoğlu ve eşi yine iletişim uzmanı Gülseren Ramazanoğlu ve Güzin Poffet, Ergüder Tırnova, Semiha Baban ve Salim Kadıbeşegil gibi ikinci ve üçüncü jenarasyon iletişim yöneticileriyle buluşma imkanı buldular. Galiba iletişim sektörünün üçüncü nesili hızla geliyor, ne güzel ve sevindirici... Sağlıklı günler diliyorum. Fügen Toksü Yönetim Kurulu Başkanı

İzleyiciler