YEREL YÖNETİMLERDE HALKLA İLİŞKİLER

Halkla ilişkiler her alanda çok önemli bir yönetim bilimi. Ancak, bütün hizmet kuruluşlarında olduğu gibi yerel yönetimler gibi halka en iyi hizmete talip olan kuruluşlar ve yöneticileri için çok daha önemli bir yönetim dalı.

Bugün değişen dünya koşulları, değişen yönetim anlayışı, teknolojinin sınırsız desteği, kuruluşlar arası ciddi rekabet; global yönetim anlayışını, en iyi hizmet anlayışını, koşulsuz müşteri memnuniyetini, açık, şeffaf, katılımcı yönetim modelini zorunlu kılıyor. Böyle olunca da hangi alanda faaliyet gösterirseniz gösterin iletişim çalışmasının yapılmadığı bir yönetim modelinde başarılı olmak imkansız.

İletişim

Yöneticiler ve kuruluşlar için halkla ilişkiler dediğimiz zaman, iletişimin önemini hemen vurgulamamız gerekiyor.

“İletişim kavramına baktığımızda ve “iletişimin sorumlusu kim?” diye detaylandırdığımızda karşımıza çıkan iletişimin aslında hepimizin işi olduğudur.

Yerel yönetimlerin en alt kademesinde görev yapan elemandan en üst kademesinde görev yapan Başkan’a kadar çok geniş bir yelpaze içinde cinsiyet, eğitim, statü farkı aranmadan iletişim her çalışanın, hepimizin görevidir. Önemli olan iletişim disiplinlerinin bütün kademelere yayılması, uygulanması ve bir yaşam biçimi olarak benimsenmesinin, içselleştirilmesinin sağlanmasıdır.

Bu konuda da üst düzey yöneticilere ve iletişim yöneticilerine çok önemli görevler düşüyor. Aslında artık halkla ilişkilerin bir yönetim bilimi olduğunun kabul edilmesi, yönetim biliminin en önemli dallarından biri olduğunun kabul edilmesi gerekir.
Yerel Yöneticiler, hem kendi kariyerleri hem de kuruluşlarının geleceği için iletişimi önemli bir yönetim fonksiyonu olarak görmeli ve uygulanması için gerekli ortamı oluşturmalıdır.

“İletişimin yönetilmesindeki farklılık ve beceri üstünlüğü, yöneticilerin geleceklerini de etkileyecektir”

Artık, gelişen organizasyon şemalarında iletişim yöneticilerinin pozisyonları CEO’lara çok yakın durumdadır. Bu da iletişimcilere çok önemli bir sorumluluk da yüklemektedir ki, o da sürekli mesleki gelişim sağlamaları, iletişim dünyasını takip etmeleri, ayrıca yöneticilik ve yönetim fonksiyonları konusunda bilgi sahibi olmaları ve gelişimleri takip etmeleridir.

Bir diğer deyişle;
- iletişimi yaşam biçimi olarak benimseyen,
- kuruluşuna hakim,
- iletişimin çok önemli bir yönetim fonksiyonu olduğunun bilincinde olan,
- hem kendi kariyerleri hem de kuruluşlarının gelecekteki başarıları için iletişimin önemini anlayan ve kavrayan yerel yönetimler,
kendilerini geleceğe taşıyacaklardır.
- Ayrıca, iletişimin yönetilmesindeki farklılık ve beceri üstünlüğü, yerel yöneticilerin geleceklerini de etkileyecektir.

Bununla birlikte, iletişimciler, kendilerini geleceğin yöneticilerine ve yönetim modellerine, teknolojinin hızına ve sürekli değişime hazırlamalıdırlar.

Yine yerel yönetimler için geleceğin en önemli konulardan bir diğeri etik unsurudur.
Bütün kuruluşların gelecekteki itibarı,
- etik kavramını benimsemeleri ve
- çalışma süreçlerini bu doğrultuda yönlendirmeleri
- çalışanlarını bu kavram ile yetiştirmeleri ve yönetmeleri
- kuruluşun bütününe etik kavramını yerleştirmeleri ve içselleşmesini sağlamaları ile
gerçekleşecektir.

Her mesleğin, ulusal ve uluslararası standartları olduğunu biliyoruz, bizim mesleğimiz için de aynı şey geçerlidir. Halkla ilişkiler alanında da meslek etiğinin uygulanırlığı her geçen gün daha da önem kazanıyor.

Hepimizin görevi, sektörümüz, çalışanlarımız, hizmet verdiğimiz kuruluşlar bütününde toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmek için meslek standartlarımıza sahip çıkmak ve uygulanabilirliğini yaygınlaştırmaktır. Ancak, bireylerin, toplumun genelindeki deformasyon, bütün meslekleri ve çalışma hayatını da erezyona uğratmış durumda. Mesleğimizin, sektörümüzün ve ülkemizin geleceği için hem kişisel hem de mesleki değerlerimize mutlaka sahip çıkmalı ve sonraki nesillere aktarımının sağlanmasını ve uygulanabilirliğini takip edebilmeliyiz. Kısaca yerel yöneticilikte hedefe ulaşmaya evet, ama iş ahlakına, meslek ahlakına ve meslek standartlarına uygun çalışarak.

İletişimin hepimizin görevi olduğunu kabul edince ve bu görevi de hepimizin sahiplenmesi gerekince, bu konunun bir stratejisti ve yönlendiricisinin olması önemli. Bu aşamada yöneticilere çok önemli görevler düşüyor.

Kurumlardaki sorun, her kademede iletişimi bir bütün olarak görebilmekte... İletişimi “tutarlılık ve süreklilik” olarak içselleştirebilmekte...
Kurumların kazandığı başarının temelinde iki anahtar var. “Süreklilik” ve “Tutarlılık”.

Eğer bir organizasyonda GÜVENİLEBİLIRLİK oluşursa ve daha sonra KENDİNE GÜVEN kazanırsa, çevresinden SAYGI görecek. Kendinize güven yaratabilirsiniz. Fakat bunu Güvenilirlikle desteklerseniz çok daha kuvvetli bir konum kazanırsınız. Nihai kazanç ise çevreden saygı görmek. Güvenilirlik, kendine güven ve saygı birbirinden bağımsız olarak geliştirilebilir. Fakat bizim görevimiz, bu üçünü bütünleştirmek ve kuruluşumuzun itibarını artırmak.

Süreklilik, kurumun felsefesinde, kültüründe, duruş ve davranışlarında sağladığı, düşünce ve konsept bazındaki “süreklilik”.

21.yüzyıl şirket otokrasisinin sona erdiği, kurumların değerleriyle ayakta kalacakları veya yıkılacakları bir yüzyıl olacak. Bu noktada kuruluşları yöneten liderlere ve biz iletişimcilere büyük sorumluluk yüklenmektedir.

Yerel Yöneticilerin işi gördüğünüz gibi oldukça zorlaştı. Bugün dünya örnekleri gösteriyor ki, üst düzey yöneticiler neredeyse zamanının %30 gibi bir bölümünü “iletişim” ile ilgili konulara ayırıyorlar.

Yöneticiler, ancak bilgi sahibi oldukları konuların yönetiminde büyük başarılar sağlayabiliyorlar. Bir konunun kademelere yayılmasını ve bünyede kabul edilmesini ve içselleşmesini koordine etmeleri gerekiyor. Ve de öncelikle ikna edilmeleri gerekiyor. Biz iletişimcilerin de öncelikli işi yöneticileri iletişim konularına kaynak ve zaman ayırmaları için ikna ile başlıyor.

Kamu yönetiminde de yeni arayışlar, daha şeffaf, halkın katılımını içeren yönetimleri gerekli kılıyor. Kent konseyleri, kent merkezleri, iletişim merkezleri, beyaz masa, mavi masa ve sizlerin de bildiği başka örnekler bunların devamı.

Bütün yerel yönetimlerde böyle bir yönetim tarzı olduğunu söylemek bizim ülkemiz için henüz erken, şeffaf bir yapı da tartışılabilir. Özellikle halkın katılımını sağlayacak projelerin üretilerek yönetilmesi gerekir.
Halkın sorunlarını çözme, karar alma süreçlerinde halkın katılımını sağlamak önemli. Gündemin halka duyurulması, halka açık olması, e-devlet gibi, elektronik alanda 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet çok önemli.

Yerel yönetimlerde önemle dikkat edilmesi gereken bir diğer boyut, sosyo psikolojik boyutu, insani boyutu. Güler yüzlü hizmet, iyi niyetli ve yapıcı bir telefon konuşması, halkın talebinin yerine getirilmesi konusundaki iyi niyet ve çaba, halkla ilişkiler birimlerinin bilinçli olarak kurulmaları ve yönetilmeleri, projelerin üretimi ve uygulanması, halkın katılımının etkinleştirilmesi önem kazanan alanlar.

Tabi bu arada, bulunduğu noktayı halka dönük kullanan yerel yöneticiler ise bu konunun en önemli noktası.

Günümüz yönetim anlayışı, iletişim konularını rekabet ve başarı avantajı için zorunlu ve gerekli kılıyor. Yöneticilerimizin de bu konuya her geçen gün artan inançları biz iletişimcileri gerçekten yüreklendiriyor. Dileğimiz, bütün yöneticilerin halkla ilişkiler / iletişim konularına da tıpkı diğer yönetim faaliyetleri gibi, yapılanmada yer vermeleri, organizasyon şemalarında yer vermeleri, kaynak yaratmaları ve öncü rolü üstlenerek alt kademelerin de bu konuları benimsemeleri ve uygulanmasını sağlamalarıdır.

Yerel yöneticilerinin de bu paralelde düşüneceklerini, düşündüklerini, başarı için yönetimin iletişim dalını da zorunlu göreceklerine, bu mesleğe gönül veren biri olarak yürekten inanıyorum.

Açıklama:27.05.2005 tarihinde gerçekleşen "YEREL YÖNETİMLERDE HALKLA İLİŞKİLER" seminerinden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler