Yöneticiler, kendi kariyerleri ve kuruluşlarının geleceği için iletişim çalışmalarına önem vermeli, zaman ve kaynak yaratmalılardır

• Başkanlığını yürüttüğünüz TÜHİD projeleri ve faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye Halkla İlişkiler Derneği, halkla ilişkiler mesleğinin mensuplarını bir çatı altında toplayarak, meslek içi dayanışmayı sağlamak, mesleğin ülkemizde gelişimini, yerleşmesini ve doğru tanınmasını sağlamak amacıyla 1972 yılında kuruldu. Faaliyete geçtiği dönemde öncelikli olarak mesleğin ülkemizde algılanmasını ve tanınmasını sağlayan Derneğimiz, daha sonraki dönemlerde uluslar arası kuruluşlarla bağlantı kurarak, halkla ilişkiler mesleğini profesyonel kimlik olarak kabul eden onlarca üye kazandı.
Derneğimiz her yıl eğitim, seminer, konferans, panel ve yarışma gibi etkinliklerin yanında, CERP (Avrupa Halkla İlişkiler Federasyonu) Yönetim Kurulunda ve TOBB Medya ve İletişim Meclisi’nde çalışmalarını sürdürüyor.

• Türkiye’de halkla ilişkilerin durumu ve gelecekteki seyri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Gelişen bir ülkeyiz, uluslar arası yatırımlar var, rekabet çok hızlı, her geçen gün halkla ilişkiler faaliyetlerine duyulan ihtiyaç artıyor. Bu nedenle de iletişim sektörü sürekli büyüme eğilimi gösteriyor.
Kuruluşların ve yöneticilerin, gelecekte iletişim çalışmalarına daha fazla önem vereceklerini ve kaynak yaratacaklarını tahmin ediyoruz. Kuruluşlar, kendilerini ifade edebilmek için iletişim desteği almak zorundalar.

• Halkla ilişkiler sektörünün sorunları neler sizce? Ve bu sorunlar nasıl aşılmalıdır?
Öncelikli sorunumuz, yöneticilerin ve kuruluşların iletişim çalışmalarını da tıpkı finans, satış gibi yönetim fonksiyonlarından biri olduğunu görmeleri konusunda ikna aşamasında yaşadıklarımızdır. Yöneticilerin inanmadığı ve kabul etmediği iletişim projesi başarılı olamaz. Yönetici kabul etmeli, benimsemeli ve uygulanmasını sağlamalıdır ki başarı olsun.
Diğer yandan sektör içinde de bazı sorunlarımız var. Küçük bir sektörüz, insan kaynağı sorunumuz var, küçük bütçelerle çalışıyoruz. Diğer yandan, dünyayı yakından takip ediyoruz, dünya ölçüsünde projelerin hazırlandığı bir sektör içindeyiz.

• Türkiye’de büyüyen şirketlerin halkla ilişkiler çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Kuruluşların çok başarılı iletişim projeleri var. İletişim çalışmalarını kuruluş bünyesinde diğer çalışmalardan biri olarak görülmesi bir süreç. Yöneticinin vizyonu önem taşıyor. Büyük şirketlerin başarısında iletişim rolü de elbette önemli kriterlerden biri. Üretimi ve satışı yüksek başarılı olarak gerçekleştirebilir, ancak çalışanları ile ilişkisini veya paydaşları ile çalışmasını veya medya ile iletişimini iyi yönetemezse, başarıya gölge düşer. Büyük kuruluşlar artık bu konuda çok başarılılar.
TÜHİD’in Altın Pusula Halkla İlişkiler Yarışması’na başvuran projeler bize şunu gösteriyor. Çok farkli iletişim kategorilerinden inanılmaz projeler üretilmiş, kaynak yaratılmış, ülkeye faydası olmuş ödüllü projeler var. Aynı şekilde yurt dışındaki birçok yarışmadan ödülle dönen iletişim projeleri var. Hepsi sektörümüz adına gurur verici. Yöneticilere de bu bağlamda teşekkür ediyoruz.
• Büyümek isteyen firmalara bu bağlamdaki önerileriniz neler olur?

Büyümeye çalışan firmalar öncelikle kurumsallaşma, kurumsal kimlik oluşturmaya zaman ve kaynak harcamalılar. Sonrasında iletişim çalışmaları ile büyüme sürecini yönetirlerse, daha sağlıklı ve kamuoyu ile paydaşları nezdinde daha itibarlı büyüme gerçekleştirebilirler.

• Kurumsal Sosyal Sorumluluk projelerinin firmalara katkıları konusunda neler düşünüyorsunuz?
Kurumsal Sosyal Sorumluluk kampanyaları doğru yapıldığı takdirde kurumlara itibar kazandırır. Sosyal sorumluluk faaliyetlerine, kurumun tüm çalışanları ve paydaşlarının da katılımı sağlanarak gerçekleştirilmesi gerektiği inancındayım. Böylece kurum çalışanlarının da sosyal sorumluluk faaliyetlerinde etkin olarak yer alması sağlanarak, kuruma olan aidiyet duygularını da pekiştirecektir.

Kuruluşlar, son yıllarda sorumluluklarını daha önemsemeye ve bu yönde de çalışmalar yapmaya başladılar. Görüldü ki, iş hayatı sadece üretmek ve satmak ile sınırlı değil. Kuruluşların, çalışanlarına, çevrelerine, tüketicilerine karşı sorumlulukları var. Özellikle rekabetin global alanda olması, kuruluşların kurumsal sosyal sorumluluk politikalarına sahip çıkmasını zorunlu hale getiriyor, aksi takdirde malını satma imkanı bulamayabiliyor. Uluslar arası ticarette aranan kriterleri karşılayabilmek önem taşıyor. Diğer yandan tüketiciler için de üreticinin sorumluluklarını yerine getiriyor olması artık tercih kriterleri arasında yer alıyor.
Bir kuruluşun sosyal sorumluluk projelerini oluşturmasından önce, kurumsal sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Vergisini vermeli, yasal çalışmalı, çalışanlarının haklarını gözetmeli, çevresini düşünmeli, rüşvet ve yolsuzlukla mücadele etmeli, çocuk işgücü kullanmamalı vs. gibi kurumsal sorumluluklarını yerine getirmelidir.
Bir kurumsal sosyal sorumluluk çalışmasında, kamu sektörü+özel sektör+STK işbirliği halinde üretilmesi projenin sağlamlığı ve işlerliği halinde önem taşımaktadır. Ayrıca sürdürülebilirliği de yine bir başka önemli kriter.


• Halkla ilişkiler sektörü krizden etkilendi mi? Hangi oranda?
Geçen yılın son çeyreğinde yaşanan küresel krize bağlı olarak kurumların faaliyetlerini daraltması ve yine bütçelerde gerçekleştirilen kısıtlamalar, iletişim sektörünü de elbette etkiledi. Küresel krizle birlikte yöneticilerin uzun vadeli düşünmeleri ve gerekli tedbirleri önceden almaları, krizi iletişim çalışmalarıyla fırsata dönüştürmeleri ve yeni açılımlar sağlamaları önem taşıyor. Bunun yanı sıra iletişim sektörü için bir fırsat da yaratacak, o da daha etkin kullanılacak yeni iletişim kanalları ortaya çıkacak.


• Gelecekte halkla ilişkilerin trendleri neler olacak? Türkiye bu gelişmelere ayak uydurabilecek mi?

Gelişen teknolojik gelişmelerle birlikte halkla ilişkiler sektöründe de değişiklikler ve gelişmeler yaşanıyor. Klasik anlamda iletişim araçlarının kullanımı azalmaya başladı. Özellikle genç hedef kitlenin kullandığı sosyal medya hızla iletişim araçları arasında yerini aldı.
Hedef kitlelerin daralması ve iletişim kanallarının genişlemesi, iletişimcileri çok daha hızlı ve etkin çalışmaya yöneltiyor. Kuruluşların kendilerini daha iyi ifade edebilmeleri için, iletişim araçlarını çok etkin kullanmaları önem taşıyor.
Diğer yandan, itibar yönetimi, kriz iletişimi ve medya iletişimi yine dikkat edilmesi gereken diğer iletişim alanları.

Açıklama: 09.10.2009 tarihli DT BUSINESS REVİEW'dan...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler